Tarihçe
19. yüzyıl ortalarından itibaren Mersin’e ilk olarak yerleşenler, adalar ve Kapadokya’dan gelen Rum Ortodokslar ile Suriye ve Lübnan’dan gelen Arap Ortodoksları’dır. Osmanlı idaresi 1840’lı yıllara kadar imparatorluk içindeki tüm Hıristiyan Ortodoksları “Rum” olarak adlandırmıştır.[1]Bazı kaynaklarda belirtildiği üzere 1850'de kentte 5.250 Ortodoks Rum yaşamaktaydı. Amerikan İç Savaşı sırasında dünyadaki pamuk kıtlığını gidermek amacıyla Çukurova'da gelişen pamuk üretimi ve bölgenin 1866'da demiryolu ağına bağlanması ile kentin kaderi değişmiştir. Bu dönemde Mersin hızla, Çukurova'nın tarım ürünlerinin ihraç edildiği bir liman ve ticaret merkezi haline gelmiştir.[2] Kiremithane Mahallesi civarında yaşayan Arap Ortodokslar bu dönemde pamuk ticareti ve diğer iş kollarında çalışmışlar, bir bölümü de deniz ticaretiyle uğraşmışlardır. Yüzyılın sonlarına dogru kentte 195 Arap Ortodoks aile belirlenebilmiştir.[3]
Mersin Rum Ortodoks kilisesi, 1849 yıllarında Dimitri ve Tannus Nadir tarafından bağışlanan arsa üzerine Osmanlı Devleti'nin verdiği izinle inşa edilmiş ve baş melekler Mihael ve Gabriel’e ithaf edilmiştir. Mersin’de halen cemaati olan ve ibadete açık en eski kilise unvanını taşımaktadır. Ruhani açıdan Şam’da bulunan Antakya Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne bağlıdır. Yasal statüsü ise Tomris Nadir Mitri Kilisesi Vakfı adıyla Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün denetimine bağlıdır.
Kilise, Mersin’in merkezi bir yeri olan Atatürk Caddesin’de Cumhuriyet Meydanı’nın yanında bulunmaktadır. Kilisenin mevcut bahcesinin büyük bir kısmı Atatürk Caddesi’nin Vali Tevfik Sırrı Gür zamanında genişletilmesi sırasında caddeye katılmıştır.[4] Yunanca bir kitabede kilisenin adının Mihail Arhangelos olduğu yazılmaktadır. [5]
Aşağıdaki fotoğraflardan da görüleceği üzere Kilise’nin mevcut Çan kulesi yıkılmıştır. Sonrasında yerine daha küçük bir çan kulesi yapılarak şu andaki mevcut halini almıştır.
[1] Karpat 2003,86 ; Aydın 2011, 94
[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Mersin
[3] Rother 1971, 114 ; Yorulmaz 2004,321 ; Aydın 2011, 94
[5] http://360mersin.com/aziz-mihail-ve-cebrail-ortodoks-kilisesi,76/
Mimari Yapı
“Kiremithane Mahallesi, Atatürk Caddesi üzerindeki kilise, düzgün kesme taştan yapılmıştır. Atatürk Caddesi’nin vali Tevfik Sırrı Gür dönemindeki genişletme çalışmalarında kilisenin bahçesinin bir kısmı cadde içinde kalmıştır.
Doğu cephesinde dokuz köşeli apsis, bitişiğindeki güney yan oda ile birlikte yer alır. Apsisin ortasında, yan odanın ise güney bölümünde düz kemerli birer pencere vardır. Apsis köşeli yapısına uygun bir kırma çatıyla, yan oda ise tek eğimli çatı ile örtülmüştür.
Kilisenin simetrik bir düzene sahip kuzey ve güney cephesi önce köşelerdekilerle birlikte beş adet pilastrla dört bölüme ayrılmış, her bölüm basık sivri kemerle hareketlendirilmiştir. Her iki cephede de batıdan doğuya doğru ikinci bölüme, basık kemerli bir kapı açıklığı, diğer kemerlerin içine ise boyuna dikdörtgen pencere yerleştirilmiştir. Güney cephedeki kapı açıklığı, dışta üst bölümü basık sivri kemerli bir silmeyle çerçevelenmiştir. Kapı kemerinin üzerindeki kare panonun içi boştur.
Naosun nartheksle birleştiği batı cephe, kuzey ve güney yönde kilise boyutlarını aşarak yukarıya doğru yükselir. Kuzey cephedeki yükseltilmiş bölümün kuzey, güneydekinin ise güney cephesinde yuvarlak kemerli birer pencere vardır. Güney cepheye bakan bölümün özelliği, bir kaidenin üzerinde altı köşeli çan kulesinin yer almasıdır. Kilisenin eski fotoğrafları çan kulesinin yenilendiğini gösterir. Eski çan kulesi kıyıdan görülebilen bir yükseklikte, cepheleri yuvarlak kemerli iken; günümüzdeki çan kulesi oldukça kısa ve geniştir.
Kilisenin batısında, köşelerinde pilastrları olan nartheksi vardır. Nartheks kuzey ve güney cephede bir kemerli, batı cephede ise kare planlı iki ayakla üç yuvarlak kemerli açıklığa sahiptir. Üzengi taşları vurgulanan kemerlerin üzerindeki silme, bu bölümdeki üç cepheyi dolaşır. Bunun üzerinde ise galeriye ait cephelerden kuzey ve güneyde bir, batıda ise üç yuvarlak kemerli pencere yer alır. Batı cephede ayrıca ortadaki pencerenin üzerinde yuvarlak formlu bir pencere bulunmaktadır. Nartheksin doğu cephesinin merkezinde, üzeri düz lentolu yuvarlak kemerli bir kapı açıklığı, kapının kuzey ve güney bölümünde ise birer adet boyuna dikdörtgen pencere yer alır. Kapının yuvarlak kemerinin iki yanında üst bölümleri silmeli birer başlık, kemerin ortasında ise üç kolu yuvarlak uçlara sahip bir haç bulunmaktadır. Bu kapı aracılığıyla girilen naos, tek neflidir. Dış cephelerdeki basık sivri kemerli ve pilastrlı düzen, iç mekânda da tekrarlanmıştır. Tek fark boyuna dikdörtgen pencerelerin içte yuvarlak kemerli derinliklere sahip olmalarıdır. Naosun batı cephesinde, girişi nartheks kuzeybatı köşesindeki ahşap merdivenden sağlanan U formlu ahşap bir galeri yer alır. Dıştan yuvarlak kemerli olan nartheks doğu cephesindeki kapı, içte basık kemerlidir. Naosun doğu bölümünde üç basamakla zemini yükseltilmiş bema bulunmaktadır. Bema, mermerden bir ikonostasise sahiptir. İkonostasis, sekiz adet yivli pilastr ile dokuz bölüme ayrılmıştır. Bunlardan ortada kaş kemerli, yanlarda ise yuvarlak kemerli üç bölüm, giriş olarak düzenlenmiştir. Yan girişler ahşap kapı kanatlıdır. Diğer bölümlerin altında her geometrik alan içinde bir adet haç yer alır. Bölümlerin üstünde merkezdeki kapının kuzey ve güneyinde ayakta, cepheden Meryem Ana kucağında bebek İsa ve İsa resimlerine; kapı kanatlarından birinde baş meleklerden Mihael, diğerinde Vaftizci Yahya; diğer bölümlerde ise aziz resimleri ve Meryem Ana’ya Müjde konulu ikonaya yer verilmiştir. İkonostasisin üstü onbeş bölüme ayrılmış, kaş kemerli ana girişin üzerindeki merkezde İsa ve ona yönelmiş oniki havari tasvir edilmiştir. En üstte üçgen çatılı alan içinde ise Son Akşam Yemeği sahnesi işlenmiştir. İkonostasisin arkasındaki bemada yarım daire planlı apsis; apsisin güneyinde yuvarlak kemerli açıklıktan girilen yarım dörtgen planda bir yan oda; apsisin ortasında yuvarlak kemerli derinliğe sahip bir pencere yer alır. Apsisin kuzey bölümünde ise farklı büyüklükte yuvarlak kemerli iki adet niş bulunmaktadır. Bemanın ortasındaki zemini yükseltilmiş taban üzerinde ise altar yer almaktadır.” (Aydın 2011, 89)
*Prof. Dr. Ayşe Aydın’ın izniyle 2011 yılında yayımladığı “19.Yüzyıl Mersin Kiliseleri” kitabından alınmıştır. Yazının izinsiz olarak kopyalanması ya da kullanılması kesinlikle yasaktır.